Timurlu sarayından ayrılarak kendisine intisap eden Emîrü’l-ulemâ ve melikü’ş-şuarâ Muhammed Sâlih de aynı adla bir eser kaleme almıştır. Fazlullah b. Rûzbihân-i Huncî, Mihmânnâme-i Buħârâ isimli eserinde Şeybânî Han’ın hükümdarlığının on dört aylık dönemini anlatır. Bu eserde ağırlıklı olarak Şeybânîler’in Kazaklar ve Şiîler’le mücadeleleri ve Şeybânî Han’ın katıldığı dinî toplantılar nakledilmektedir. Orta Asya Türkleri arasında İslâm dininin doğru anlaşılması ve Yesevî geleneğinin canlı tutulmasında etkin rol oynayan Şeybânî Han koyu bir Sünnî olup âlimlerle tartışacak ölçüde dinî bilgiye sahipti. Mihmânnâme-i Buħârâ’da onun huzurunda yapılan fıkıh ve kelâm sohbetleriyle ilgili bölümler bulunmaktadır.
Eserleri. 1. Divan. Çağatayca şiirlerden oluşan divan bir tevhid, 300 gazel, yirmi yedi rubâî, dört tarih ve kırk altı muammaı ihtiva eder. Tek yazma nüshası Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi’nde bulunan (III. Ahmed, nr. 2436) eser üzerine Yakup Karasoy bir doktora tezi hazırlamıştır (bk. bibl.). M. Fuad Köprülü, Şeybânî Han’ın Çağatay edebiyatının teşekkülünde ihmal edilmemesi gereken bir sima olduğunu söyler. 2. Bahrü’l-Hüdâ. 914 (1508) yılında yazılan 234 beyitlik mesnevi tarzındaki eserde dinî-ahlâkî meselelerin yanı sıra günlük hadiselerden, siyasî mücadelelerden bahsedilmektedir. Tek yazma nüshası British Museum’da kayıtlı olan (Add. 7914, vr. 1b-22b) eser hakkında Kemal Eraslan bir makale neşretmiştir (bk. bibl.). 3. Risâle-i Maârif. Şeybânî Han, 1507’de oğlu Muhammed Timur Bahadır için kaleme aldığı bu eserinde Türk şeyhleri Ahmed Yesevî ile Hakîm Ata’nın şiirlerini naklederek nasihatlerde bulunmaktadır (British Museum, Or., nr. 12956). Şeybânî Han’ın Mihmânnâme-i Buħârâ adlı eserde yer alan şiirleri Yakup Karasoy ve Gülşen Seyhan Alışık tarafından neşredilmiştir (bk. bibl.).
BİBLİYOGRAFYA:
Şiban Han Dîvânı (haz. Yakup Karasoy), Ankara 1998, hazırlayanın girişi, s. 1-29; İbn İyâs, BedâǿiǾu’z-zühûr, IV, 219-227; Bâbür, Vekāyi‘ (Arat), I-II, tür.yer.; Mirza M. Haydar Duglat, Târîh-i Reşîdî (trc. A. Urunbaeva v.dğr.), Almatı 1999, s. 196-217; Ebülgazi Bahadır Han, Şecere-i Türk (trc. Rıza Nur), İstanbul 1925, s. 190-191; A. Zeki Velidî Togan, Bugünkü Türkili Türkistan ve Yakın Tarihi (İstanbul 1942-47), İstanbul 1981, s. 125-126, 179-182; S. İbrahimov, “Şeybani-name kak istocnik po istorii Kazahstana XV veka”, Trudi Sektora Vostokovedeniya, Alma-Ata 1959, I, 190-207; İstoriya tadjikskogo naroda, Moskva 1964, s. 364-376; B. A. Ahmedov, Gosudarstvo Koçevıh Uzbekov, Moskva 1965, tür.yer.; Ali Alparslan, “Şeybânî Han’ın Türk Kültür Tarihindeki Yeri”, I. Milletlerarası Türkoloji Kongresi (İstanbul, 15-20 Ekim 1973): Tebliğler, İstanbul 1979, I, 1-6; E. A. Allworth, The Modern Uzbeks: From the Fourteenth Century to the Present: A Cultural History, Stanford 1990, s. 47-58; İsmail Aka, Timur ve Devleti, Ankara 1991, s. 104-105; Halis Bıyıktay, Timurlular Zamanında Hindistan Türk İmparatorluğu, Ankara 1991, s. 16-23; Ahmadali Askarov, İstoriya Narodov Uzbekistna, Taşkent 1993, s. 5-19; Mehmet Alpargu, Onaltıncı Yüzyılda Türk Dünyası I: Özbek ve Kazak Hanlıkları, Ankara 1994, s. 21-51; a.mlf., “Şibanî Muhammed Han ve Özbek Hanlığının Yükselişi”, Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi, VIII/4, Ankara 1992, s. 115-142; R. Grousset, Bozkır İmparatorluğu (trc. Reşat Uzmen), İstanbul 1996, s. 442-452; Nurten Kılıç, “Change in Political Culture: The Rise of Sheybani Khan”, L’héritage timouri de Iran Asie centrale inde XVe-XVIIIe siècles, Tachkent-Aix-en-Provence 1997, s. 57-68; V. P. Yudin, Tsentralnaya Aziya v XIV-XVIII vekah glazami vostokoveda, Almatı 2001, s. 17-71; Abdullah Gündoğdu, “Şiban Han Sülalesi ve Özbek Ulusunun Teşekkülü”, Türkler (nşr. Hasan Celal Güzel v.dğr.), Ankara 2002, VIII, 606-615; Gülşen Seyhan Alışık, “Şeybânî Han’ın Risâle-i Ma‘ârif Adlı Eseri ve Türkçeciliği”, V. Uluslararası Türk Dil Kurultayı, Ankara 2004, I, 131-155; a.mlf., “Şeybânîler Dönemi İçin Kaynak Araştırmaları: Mihmân-Nâme-i Buhara I”, Modern Türklük Araştırmaları Dergisi, I/1, Ankara 2004, s. 118-140; E. A. Davidoviç v.dğr., Serebryanıe monetı Muhammed Şeybani hana, Moskva 2006, s. 1-13; A. A. Semenov, “K voprosu o proishojdenii i sostave uzbekov Şeybani-hana”, Trudi akademi nauk Tadjikskoy SSR, XII, Duşanbe 1953, s. 3-37; Kemal Eraslan, “Şibânî Han’ın ‘Bahru’l-Hüdâ’ Adlı Eseri”, TKA, XXVIII/1-2 (1991), s. 103-177; A. J. E. Bodrogligeti, “Muhammad Shaybānī Khān’s Apology to the Muslim Clergy”, Ar.Ott., XIII (1993-94), s. 85-100; Yakup Karasoy, “Mihmân-nâme-i Buhârâ ve Şiban Han’ın Üç Şiiri”, Türkiyat Araştırmaları Dergisi, sy. 13, Konya 2003, s. 105-114; M. Fuad Köprülü, “Çağatay Edebiyatı”, İA, III, 306-307; L. Bouvat, “Şeybânî Han”, a.e., XI, 454-456; R. D. McChesney, “Ѕћībānī Қћān”, EI² (İng.), IX, 426-428.
İsmail Türkoğlu
ŞEYBÂNÎLERMâverâünnehir, Hârizm ve Horasan’da hüküm süren bir İslâm hânedanı (1500-1599).
Hânedan adını, Özbekler’in atası Cengiz Han’ın büyük oğlu Cuci’nin Şeybân (Şiban) ismindeki oğlundan alır. Şeybân 1241’de Macaristan’a yapılan sefer sırasında dikkat çekmiş, dönüşte Irgız, Savuk ve İlek ırmaklarından Ural dağlarına kadar olan bölge kendisine yazlık; Arakum, Karakum, Siriderya, Çu ırmağı ve Sarısu boyları kışlık yurt olarak verilmiştir. Şeybân’ın soyundan gelenler uzun süre bu bölgelerde hâkimiyetlerini devam ettirdikten sonra Batı Sibirya’nın Tümen ve Tobolsk bölgelerine göç edip burada yaşayan kabileleri egemenlikleri altına almışlar, zaman zaman Türkistan’a seferler yapmışlardır. Bu soydan gelenlerin Batı Sibirya bölgesindeki ilk hanı olan Ebülhayr, 831 (1428) veya 832’de (1429) Şeybân ulusunun yeni merkezi Tura-Tümen’de kabile beylerinin desteğiyle han seçildi. Ardından diğer Cuci aşiretlerinden Ural ırmağının doğusunda ve Siriderya’nın kuzeyinde kalan toprakları ele geçirdi; 834 (1430-31) ve 839 (1435-36) yıllarında Hârizm bölgesini iki defa yağmaladı. Timurlular’ın elinde bulunan Siriderya hattındaki şehirleri zaptedip Siğnak’ı başkent yaptı. Timur’un torunları arasındaki mücadele Ebülhayr’a Türkistan’ın iç işlerine karışma fırsatı verdi; onlardan Ebû Said Mirza Han’ın Semerkant’ta tahta çıkmasına yardım etti (855/1451). Mâverâünnehir’in siyasî ve iktisadî hayatında etkili bir şahsiyet olan Nakşibendî şeyhi Ubeydullah Ahrâr, Ebülhayr’ın Timurlular’dan Uluğ Bey’in kızı Râbia Sultan Begüm ile evlenmesini sağladı. Topraklarını ve nüfuzunu giderek genişleten Ebülhayr 872’de (1468) vefat etti. Oğlu Şah Budak da aynı yıl öldürüldüğünden Şah Budak’ın on yedi yaşındaki oğlu Şeybânî Muhammed etrafındaki çok az insanla ortada kaldı. Şeybânî Han önce Astarahan’a gitti, bir süre sonra düşmanlarının takibinden kurtulmak için Taşkent’e geçip burada hüküm sürmekte olan Çağatay Hanı Mahmud Han’ın hizmetine girdi; hizmetinden memnun kalan Mahmud Han, Türkistan’ı (Yesi) kendisine yurtluk olarak verdi (893/1488).
Bölgede giderek güçlenen Şeybânî Han 905-913 (1500-1507) yılları arasında Mâverâünnehir, Hârizm ve Horasan’ın hemen hemen bütün şehirlerini ele geçirdi ve Şeybânîler (Özbekler) adıyla bilinen hânedanı kurdu (905/1500). Şeybânî Han, Cengiz soyundan olmayan Timurlular’ın elinden saltanat hakkını alarak hanlığı ve yasayı yeniden canlandırdı. Orta Asya’da Sünnîliğin en güçlü temsilcisi konumuna geldi ve İran’da bir Şiî devleti kuran Şah İsmâil ile mücadeleye girişti. Hâkimiyet hakkını sadece oğulları ile sınırlandırmayan Şeybânî Han, Ebülhayr Han’ın diğer oğullarının hâkimiyete ortak olması fikrini benimsedi. Nitekim vefatından sonra hânedanın başına oğlu değil sülâlenin en yaşlı üyesi olan Köçkünçi (Köçküncü) Han (Muhammed b. Ebülhayr) geçti. Cuci’nin oğlu Şeybân’ın neslinin hâkimiyeti Hârizm’de
Yorumlar
Yorum Gönder